GİRİŞ
Elindekini
bir beze bağladığı gibi koşmaya başlamıştı. Uzun eteği ne kadar koşmasını
engellese de, o durmayacaktı. Koruması lazımdı. Tökezledi. Ellindekini sıkıca
kavrayıp kendine çekti düşerken. Korumaya aldı. Hiçbir şey olmamıştı. Hemen
ayağa kalktı ve arkasına baktı. Bağrışmaları duyabiliyordu. O yanlış bir şey
yapmamıştı. Böyle bir kanunun olmasını hala anlamamıştı. Ne zarar verebilirdi
ki soyuna. Bir yandan koşarken elindeki bağlanmış bezin üzerindeki kan
lekelerini sildi. Bir insan ve tilki kanı mı doğru olduğunu gösterecekti adete.
Saf olduğu her halinde belliydi. Temizdi.
Kafasını iki
yana salladı, kendini toparladı. Koşması lazımdı. Wega ormanından içeri girdi.
En azından burada biraz daha güvenliydi. Orman ona yardım ederdi çünkü orman
saf ve doğal her şeyi kabul eder yok olmasını istemezdi. Onu gördü. Her zaman
kalbinin her seferkinden daha hızlı atmasını sağlayan adamı… Esmer teni bir
perçem kumaşı elinde tuttuğu sopası ve şaşalı otlardan yapılmış tacıyla ona
bakıyordu. Koşarak kollarına attı kendini. Teninin sıcaklığı her zamanki gibi
huzur vermişti. Gözlerini adamın gözleriyle buluşturdu. Gecenin karanlığı
ormanı kör etse de onun gözlerinin ağlamaktan oluşan kızarıklarını görmesine
engel olmamıştı.
- -
Natalie
ben çok üzgünüm. Böyle olsun istemedim.
Çat pat tane tane konuştu adam. Kadının sarı saçlarını
okşadı. Sanki onu son kez gördüğünü biliyormuş gibi. Kadının masmavi
gözlerinden beyaz tenine oradan da Wage
ormanın zemine bir göz yaşı düştü.
- -Asla
Otto. Böyle asla deme. Bu senin suçun değil. Hem seni bilmiyorlar. Fazla
zamanım yok. Al bunu. Sakla koru benim için.
Kadın elindeki sarılı bezi adama uzattı. Kollarını gevşetip
adamdan uzaklaştı.
- - Seni
çok seviyorum Otto. Bizi asla unutma. İsmi sen biliyorsun.
Kadın son kez dudaklarını adamın dudaklarıyla buluşturdu.
Tekrar bir göz yaşı; mavi gözlerden, beyaz tenden, beze… Adam çok üzgünde ne
yapacağını bilmiyordu. Kadın arkasını döndü son gücüyle koşarak Wega ormanından
dışarı attı kendini. Adamın tek yapabildi arkasından “ Seni seviyorum Natalie.
Asla ama Asla.” Diyip elini yumruk yaptıktan sonra göğsüne iki kere vurmak
oldu. Arkasını döndüğü gibi koşmaya başladı. Wega ormanın arkasından çıktı ta
ki güneş doğana kadar koştu. O alışıktı tabi koşmaya. Avlanmak için koşmak
gerekirdi. Yorulmak bilmezdi o. Ne kadar orta yaşlı olsa da elindekini
kurtarmak için koşardı. Sonunda geldi kabilesine. Kimse uyanmamıştı daha.
Çadırına girdi elindekini yatağına koydu. “İfe” diye seslendi. Gözlerinden
tekrardan yaş süzüldü. Kadın diğerleri tarafından kalbi çıkarıldığını
bilirmişçesine ellerini kalbinde buluşturdu. İşte o an Wega ormanındaki göz
yaşının olduğu toprak mavi şekilde bir de bezin üzerinde parladı. Wega
ormanında bir yeni fidan gözlerini açmıştı.
DEVAMI İÇİN
https://www.wattpad.com/story/54484615-farkli